24  Kasım  Öğretmenler  Günü, ülkemizde  sorumluluğu  ağır  olan öğretmenliğin  unutulmadığının, tüm  şartlara  ve  olumsuzluklara rağmen  konumunun  hep  baştacı  olduğunun  kendilerine  gösterildiği  gündür. Öğrencilerinin  okullarında, dersliklerinde  sabırsızlıkla  ve  sürprizlerle  kutlamak  istedikleri  bir  gündür  ve  kutlamaların da  en anlamlısıdır. 


Öğretmenlik; Zordur, bir o kadar onurludur, ülke ekonomilerine pazarlık konusu edilmediği müddetçe hep kutsal olarak kalmıştır. Kara tahtanın önünde duran da odur, akıllı tahtanın önünde duran da. Okulların fiziki  özellikleri değişmiş, yenilenmiştir. Öğretilecek konular çağın gerekliliğine göre güncellenmiş, çoğalmıştır. Eğitim sistemleri değişmiş, okulların isimleri yenilenmiştir.  Ama tüm bu değişikliklere ve yeniliklere rağmen değişmeyen tek gerçek Öğretmenin kendisidir. Ne geçmiş onsuz olabilmiştir ne de gelecek onsuz düşünülebilir. 


Sözlerime  bilindik  cümlelerle  sözde  övmek, günü  birlik  kıymetinizden  bahsedip  yarını  yine  unutmak  yerine; gözleri  her  daim  üzerinizde  olan  onca  çocuğun  sizlere  baktığı  gibi bakmak, küçücük  yüreklerine  kocaman  şekilde  sığdırdıkları  gibi  sizleri  yüreğime  sığdırmak  isteyerek  başlayacağım. Varlığınızı  tükenmeyecek  olan  ne  bir  muma, şevkinizi  sönmeyeceği  için  ne de  bir  ateşe  benzeterek  basmakalıp  kelimeler  kullanmanın  derdinde değilim.  


           Derdim  o ki;  çabası  sizler  tarafından  sevilmek  olan, sevginin  arkasına  mahcup cesaretiyle  sığınan  bir  kız  çocuğunun  utangaç  bakışlarını  fırlatmasında  görmek  istiyorum değerinizi. 
Derdim  o ki; her  gece  rüyasında  sizleri  kendisini  kurtarırken  gördüğünü  söyleyen  öğrencimiz Yağmur’dan  anlamak  istiyorum  kahramanlığınızı. Okul  başkanlığı  seçimlerinde  diğerlerinden bir  farkının  olmadığını  yineleyerek  aday  olmak  isteyen  down sendromlu  öğrencimize  verilen özgüvende  bulmak  istiyorum  sizleri. Tozlara  alerjisi  olduğu  için  okula  devam  edemeyen  Ömür  Deniz’in  annesinin  evime  öğretmen  diyerek  kapımı  aşındırmasından  anlamak  istiyorum öneminizi. Okula  kazandırdığınız, eğitime  dâhil  ettiğiniz  köylü  bir  çocuğun  sizi  gördüğü  anda gözlerindeki  parlaklığa  değişmek  istiyorum  dünyaları.  Derdim  o ki; öğretmenini  öğrencisinden ayıran, sesinden  mahrum  bırakan  türküde  olduğu  gibi  sebep  olanların  düşmanlar  olduğunu söyleyen , onu  şehit  edende  dinin  imanın  olmadığını  ifade  eden  Aybüke  Öğretmen’den  sonra yakmak, tutuşturmak  istiyorum  kalemi  kâğıdı. 


Bundan mıdır  bilmem  öğrettiğiniz  bir  harfle  kırk  yıl  köleniz  olacağını  söyleyen Hz. Ali’ye gitmek  istiyor, Çin’de  dahi  olsa  ilimi  bulup  getirip  sermek  istiyorum  ayaklarınıza. 
Ülkemizin  kurucusu  Mustafa  Kemal  Atatürk’ün  Millet Mektepleri  tarafından  kendisine  verilen  Başöğretmenliği  kabul  edilişinin  yıldönümünde, kara  tahtadan  akıllı  tahtaya  çevrilen  süreçte  ne yazık ki  öğretmenler  hak  ettiği  konuma  hala  eriştirilmedi. 


Medya  organlarında  24  Kasım  tarihi  dışında “öğretmeni  tarafından  şiddete  maruz  kalan  öğrenci, öğrencisi  tarafından  bıçaklanan  öğretmen ve  ayda  sadece  15  saat  çalışan  öğretmenler” başlıklı  haberlerde  yer etmişlerdir. Tarihin  öğretmene  yüklediği  konumu  görememiş, toplumun öğretmene  verdiği  değeri  algılayamamış  olanlar  eğitim  sistemini, öğretmenin  çalışma  şartlarını  daha  iyi  bir  çalışma  alanına  ve  yaşam koşuluna  kavuşturamadıkları  içindir ki  öğretmenler  bu  tür  haberlere malzeme  konusu  olmuşlardır. 


Kıymetli  öğretmenler  sizlere  emanet  edilen  öğrencilerin  geleceklerinin  nedenli  önemli  olduğunu, yalnızca  öğrencilerinizin  değil  görev  yaptığınız  coğrafyadaki  öğrenci  velilerinin  ve  içerisinde  yaşadığınız  toplumun  en  büyük  ilham  kaynağı, en  büyük  destekçisi  ve  toplumsal  barışın  sağlanmasının  en  büyük  teminatçısı  olduğunuzu  çok  iyi  biliyoruz.  


Öğretmenlik  fedakârlık  isteyen  bir  meslektir. Diğer  meslekler  gibi mesai  saatlerine  tabi  değildir. İki  saat  arasına  sığmayan  bir  meslektir. Okulun  duvarları  arasında da, evde de  mahallede de  görevi  başındadır. Mesleğe  başladığı  günden  itibaren  yaşamının  sona  ereceği  ana  kadar görevini  icra  etmeye  devam  eder. Öldükten  sonra  bile  fikirleri öğrencilerinde  yaşamaya  devam  edecektir.


Öğretmenin  onuruna  yakışan  bir  yaşam  tarzının  kendilerine sözlerle  değil, uygulamalarla  verildiği  günlere  olan  özlem  ile  KARESİ  HABER  olarak   tüm  öğretmenlerimizin  şimdiden   öğretmenler  gününü  kutlar, kendilerine   ayrı  ayrı  teşekkür  ediyoruz.