Herşeyden önce merhaba nasılsınız? Tüm okurlarıma hayırlı ramazanlar. Size beş bölümde sizlere kültürde ve yozlaşmanın neler olduğunu anlatmaya çalıştım. Umarım bunu yapabilmişimdir. Ayrıca bir dergide işimi yapmak istedim fakat başımıza bela edilen editör arkadaş benim uğraşımı ve yazımı beğenmedi ki dergide yayınlamamış. Gerçekten bunlara inanılmaz sinir oluyorum. Hani size politik yozlaşma ve mesleki yozlaşmadan az biraz bahsettim ya; bu ona örnek olabilir. Bazen yazılarım sert ve acımasız da olabilir. Bunun nedeni düşüncelerimi, duygularımı saklayamıyorum. Yalan söylemek, yalan haber yapmak, yalan ve dedikodu yapıyor gibi haber yapmak ve kitap yazmak ne kadar kötü, ne kadar tehlikeli inanın çok iyi biliyorum.  

Fakat üzülmeyin tam konulara yabancı olmayan bir alanın içinde yazıyorum; o da kültür ve sanat alanı, o nedenle tüm bunlar ile birlikte daha fazlasını da kapsayan konuları en uygun şekilde (kanunlar çerçevesinde) yazacağım. Şimdi isterseniz konumuza biz geri dönelim. Toplumsal yozlaşma bazı kaynaklar hemen hemen kültürde yozlaşma ile aynı tanımı yapmış. Zaten bu internet o kadar yanlış kullanılıyor ki; hangi haber doğru, hangi haber yanlış, hangi bilimsel yazı gerçek bunu hiç bilemiyoruz. O nedenle sizlere anladığım gibi diyeceğim ama aslında tam olarak da öyle değil. Toplumsal yozlaşma dil, din, siyaset, ekonomi, cinsiyet ayrımı gibi bir çok alanda toplumun kendi öz değerlerinden ayrılması en azından internetten benim anladığım. Siz yine bakarsınız. Benim gerçekte anladığım ise toplumun kendine düşen görevlerini yerine getirmemesi hemen açıklayalım kafalar karışmasın. İlk toplum olmak; sizce toplum nedir? Bireylerin veya bir çekirdek ailenin birçok birey ya da çekirdek ailenin bir araya yaşamaları. Tabii ki burada ayrı yaşıyor. Yani, toplum birine gidip müdahale edemez, uyarıcı sözler söyleye bilinir ama birbir müdahale bu topluma aykırı, yabancı toplumlar da aynı siz farklı sanmayın; onlarda en yakın komşularının onlara karşı aşırı yakınlık kurması pek istemezler. Savundukları şu herkesin kendine ait bir yaşam alanı vardır; mümkün mertebe o alanı geçmedir. Konuyu anlayın diye yani...

Başka örnek yabancı kelimelerin dilimize etkisi, bu okuma oranı ile bilmek oranının ters orantısı ile açıklanabilinir. Herkesin diline yabancı kelimeler girdi ve giriyor daha evrensel düşünürsek bugün dediğim gibi internet dediğimiz bir ağ varki burada sosyal medyadan falan söz etmek gerekir o gerçekten çok uzun bir konu fakat toplumun yozlaşmasında etkin rolde. Birlikte olamamayı becerememiş 8 milyar insan dört bir yandan belirsizliklerle yatıp kalkan toplumlar, siyasetçilerin koltuk sevdaları, insanın hırsı ile yetersizlik hissi, iş yerlerindeki psikolojik baskı, din ve ahlâk adına yapılan tüm saçma sapan yasaklar, cinselliğin ise doğallıktan geçerek tamamen çok farklı anlamsız bir duruma getirilme felâketi işte tüm bunlar toplumu yozlaştırır.

Oysa biz kendimizden başlayarak önce kendini, sonun da herkesi anlayabilecek bilgiye ulaşabilseydin tüm bunlar olmayacaktı. O nedenle şuanda bilgi çağı deniliniyor ya! Çünkü anladık ki bilgi gerçekten çok büyük bir güçmüş. Sadece bilmek değil, okumak da adil ve şeffaf olmakta çok önemli. Yalnız bu samimiyet dilin ucunda değil en derinden gelen bir şeffaflık olması gerekmekte. Kimsenin ayıbı hiç kimsenin kendisinin yaptığı ayıp kadar büyük olamaz. Her zaman bir ayna tut ki kendine önce kendini sonra da bir başkasını gör!.. O zaman anlarsın gerçeği... Merak etmeyin. Daha size yazacağım tonlarca yazım var. Umarım iyi umut oluyorumdur. Rab sizinle olsun her daim..