izce ahlâk nedir? Siz iyi bir insan mısınız? Yoksa kötü mü? Siz herşeyi doğru yapan, herşeyin doğrusunu bilen bir insan mısınız? Yoksa her seferinde yanlış da yapar mısınız? Sizler gerçekten ahlâklı insanlar mısınız? Yoksa ahlakınızı sorgular mısınız? Bu soruları çoğaltabilirim. Ama ne faydası olacak diyenleri de duyuyorum. Bu kavram arapça Huluk kelimesinin çoğaltılıp ingilizce de kullanılan moralty sözcüğünden türetilmiş yani sizin huy dediğiniz kelimeye dönmüş bir kavram ahlâk!.. Yani benim kendi kitabım da avaz avaz bağırdığım sağduyu ama nerede ki o, yok maalesef...

İyi ve kötüyü bilmek yanlışı doğruyu bilmek kendi içinde muhasebe yani kendini mahkemeye çekebilmektir iyi ve güzel ahlâk... Hepiniz ahlakı öyle bir yere koymuşsunuz ki derdinize gidip dert eklemişsiniz. Sonra gelip de 'Ya, nereden bilelim biz' demeniz yok mu? İnsana sinir harbi geçittiriyor. Çünkü bir kavramı anlamak, okumak sizin için çok zor ve imkansız, cehaletin bir mutluluk getirdiğine de inanmışsınız. Biraz daha haşlayayım bitecek tamam... Ben kitabım olan Garip Çocuktan Ölümün Nefesi ve Aşk-ı Esir de hep yazdım ama hiç kimse umursamadı. Güzel ahlâk, iyi ahlak, edep, adap derken ömürler milyarlarca insan helak oldu gitti ama siz o dediklerinize bir türlü ulaşamadınız ya!.. İyi insanlar geldi, koca koca peygamberler geldi sağduyu neredeydi... İnsanın insana ve doğaya yaptığı bu tahribat senin yaşadığın nefes aldığın bu gezegene ve içinde yaşayan diğer canlılara ahlaksızlığın değil de ne peki!.. Dinimiz de ve diğer dinlerde ahlâk var.

Ben şimdi anlamadım zannedersem onlar biz insanlara yazılmış değil mi? Şuan bu dünyada yazılmış insanlara mı yoksa başka dünyadaki insanlara mı bilemedim de ondan soruyorum. Bunları yazıyorum ya! Bazılarınız kızıyor, bazılarınız gazetenin başka sayfasını çevirdi, bazıları bıraktı gitti. Anlamsız değil ama yazdıklarım ve doğru bunları yapıyorsun. Fakat böyle mi olman gerekiyordu senin ey homo sapiens! Kaç atan geldi geçti bunlar yoktu, yemek bulmak, paylaşmak, bir arada kalmaktı onların tek derdi... İyi insan iyi konuşan insandır. Karşısında ki insanı dinler bağırmadan, kızmadan, incitmez insan güler yüzlü olmalı, bir insanın düşüncesi ne olursa olsun onu yargılamayacak, affedici olmak, çevrene, doğaya, kendine her zaman dürüst ve düşünceli olacaksın ki insanlar senin huyunu (Ahlakını) hoş görsünler. Düşkün, garip, kimsesiz, güçsüz biri olur el uzat işte doğru ahlâk, boyuna posuna bakıp da 'A şu şöyleymiş, bu böyleymiş deme yaşlanacaksın sen de onun buyuna ineceksin. Yukarıda sert yazdım diyeceksiniz ki baya haşladınız yani Suat bey ama dostum benim ki haşlamak değil benim ki yapma demem bu benim anlatım ve yazma şeklim. Ahlâk gerçekten çok uzun ve üzerinde ciddi durulacak bir konu çünkü kadınlara, çocuklara o kadar kötü davranılıyor ki bu da beni üzüyor. Biz insanlarda herşeyi tek bir kelimeye yüklemek var; işte ahlâkta o kelimelerden biri... 

Kültürümüzde yozlaşmayı ele alırken sadece yabancı kelimelerin hayatımıza entegre edilmesini değil. Toplumun diğer alanlarınında yozlaşmasından bahsediyoruz. Her zaman da yazdığım gibi bunu doğru bilgi, okuyarak, sorup doğru şekilde sorgulayara, en önemlisi düşünerek tüm bunları düzeltebiliriz. Rabbim sizleri doğru yoldan ayırmasın, iyilikten güzellikten ayırmasın, her zaman güzel ahlâk ihsan etsin rabbim. Bu konuya yine döneceğiz. Daha bitmedi söyleyeceklerim. Fakat şimdi başka bir konuya geçeceğiz. O da politikada yozlaşma ve meslekte yozlaşma. Siz okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. Yazar Suat Kuş.